28 Ağustos 2012 Salı

pucca günlük 2.ıncı seri

ilk kitabını aldığımda soluksuz 1 günden okuyup yuttuğum kitab idi , sonra ikinci kitabını almak için D&R alıcaktım ki alamadım , k.k sorun çıktı , neyse pazar günü çorluya gittik avm gezerken D&R mağazasını gördüğüm gibi kocayı attım içeri puccayı , falan filan , elif şafak kitaplarını aldık çıktık , daha önce internetten aldığım için mağazadan kitap alma duygusu onlarca kitabın içinde kitap aramak farklı bir duyguymuş aslında , işte küçük yerde yaşamanın verdiği iç sancı buydu , sonra oradan geçerken sinemaya ne zamandır gitmediğimizi farkettim içimden ama dışıma yansıtmadım , ve yine o körolası duygu depreşti durdu ....

aslında ilk okul , orta okul  zamanında özellikle yaz dönemlerinde yani bu teknoloji bu kadar yaygın dedilden kütüphanelerden haftalık kitap alırdık , her defasında memur kitabın arkasına tarih yazılır her tarihde başka bir kalemin rengiyle arka sayfa dolardı , şimdi ise sanki terkedilmişliğin herşeyin kolaylaştığı herşeye bir tık ilerimizle olduğunda rahatlığa çabuk alışmak gibiydi ,

ne diyorduk kitapları aldık , tabi ben arabada yerimde duramadığım için aslında tatilde deniz kenarında okuycağım diye aldığım kitabı yolda gelirken başladım okumaya , 30 sayfa geldikten sonra evde devam ettim,yemeğe açıkmış gözüm başka birşeyi görmemiş gibi aldım okudum da okudum güldüm ağladım ,hüzünlendim , üzüldüm , en çokta hala o içinde o geçmeyen çocukluk anıları canlandı hep gözümde ,
bir insanın hayatının en özeline kadar olan bir şeyleri okumak , içimizden gecen onca şeyde aslında o kitapta vardı , sanki biz yaşamışık ve bunu karşıdan izleyenler o kitaba aktarmış gibi....

fazlasıyla dobraydı , kaleminden hiç kıskanmadan yazmıştı ,

içimizden saydırdığımız düşlediğimiz ,kurduğumuz onca hayaller bir su gibi gecenin 4'üne kadar okudum yarın sabah işe kalkıp gideceğim halde ,gözlerimin altı çökmüş olma ihtimali olduğu halde , sabah yatakten kalkarken öfleyip puflıycağımız bildiğim halde okudum bırakamdım her sayfayı çevirişimde meraklandım durdum .....

kalan devamı akşama ......




bu hafta sonu çok yoğundu , alsında yoğunluk sadece yollarda gecen zaman
sabaha karşı 4'de yatıp , sabah dokuzda kalkıp hazırlanıp gezmeye meraklı ruhum ve bana takılan koca ile çıktık yola :)



22 Ağustos 2012 Çarşamba

susmak

Şu anki ruh halim karşımda hiç tanımadığım birine onlarca şey anlatıp dertleşebilirim , bazen öyle duruma geliyor ki her şey yanlış anlaşılmalar susmalar vs şeyler , boğuyor sanki beni , bugünlerde susmayı seçiyorum hayatımda sustukça bazılarının böyle tatmin olduğunu hatta dejarj olduklarını düşünmeye bile başladım egolarını tatmin etmenin bir yoluda iğneliyici laflarla , altta kalmama çabaları ile her şeyi ben bilirim edaları ile onları yalnız başına bırakmak daha iyi sanırım ,

herkesi memnun etme kaygısında kurtulmak gerek kendi özünde bir hiç oluyor insan ...


14 Ağustos 2012 Salı

Kayıp deniz...

Bir anda düşünürken kafamda şimşekler çaktı , sonra iç sesimle konuştuğumu farkettim sonra niçin bloğuma yazmadığımı fakettiğim anda açtım sayfamı :)

aşk , sevgi ve çocuk arkadaş arasında konuşurken erkeklerin eşlerini evine nasıl bağlıycağını , aile içinde ki anlaşmazlıklar vs şeyler gibi ele avuca gelip sorun haline dönüp , daha sonra babayı çocuğu ile vurmak ,
babayı bir çocuk ile vurmak ne kadar itici bir tabir değil mi ? eşinin evine olan sorumluluklarını bir şekilde çocuk üzerinde kullanılması sevginin aslında ne kadar yıprandığını gösteren bir tablo değil mi ?

bazı şeyler olayların akışını dışardan çıplak bir gözle görürüz bize anlatılanları dinleyip karşı tarafın her zaman hakksız olduğu düşünülür , olaylar her zaman tek kişi tarafından masaya vurulur , garip geliyor bu tür olaylar mantık arıyorsunuz onun yerinde ben olsam ne yapardım diyorsunuz , eşininiz size olan en hassas noktası ile onu vurmanız sevginin tükendiğini göstermez mi ?
nedir bu alıp veremediğimiz .....
peki AŞK nerede ????